28 Kasım 2015 Cumartesi




                                                    .







bir mum yaktığında, bir süreç başlatırsın – ama yürüyüşü senin elinde olmayan bir süreçtir bu; artık kendi oluşma biçimini izleyecek ve senin elinde olmadan da zaman içinde varması gereken noktaya varacaktır:

mum, önce bir noktaya kadar kendi doluluğu içinde güçlü güçlü yanar; ama yanışında belirli dengesizlikler oluşunca  ki kaçınılmazca oluşur bunlar  çeperini delip eriyik maddesini dışarı akıtıp fitilini yakıp küçülterek söneyazar – önlem düşünürsün: alır kenarlarını düzeltir, bir madeni kutunun kabını ters çevirip içine koyarsın – ama boşunadır bu da çünkü kendi süreci içinde oluşturduğu dengesizler sürmektedir – çeperleri tam düz değildir; içine koyduğun kabın belirli bir eğimi vardır – gene arar dışarı eriyik madde: kabın içinde yayılır, kap ısınır; dibine varmış fitil artık her türlü biçimi yitirmiş maddenin son kalıntıları içinde ucu ucuna yanıyordur – sönmesi yakın ve kaçınılmazdır. 


şimdi yapabileceğin tek şey; kap içinde kalmış eriyik maddeyi bir kenarında bir araya getirip muma benzer bir biçime sokarak dibine dayanmış fitile biraz daha süre tanımaktır – ama artık bilerek : mumun sönecektir. 


elinden bir şey gelmez – hep müdahale edersin;  şöyle, şuraya toplasam – şöyle, şu biçime soksam; şöyle, bir köşede sürebileceği bir konum bulsam – şöyle... boşunadır : madde tükenmeye yüz tutmuş, güdük fitil de dibine dayanmıştır. 


ama sönmez bir türlü... fitili yok denecek kadar kısa, maddesi de dikkatle belirli bir açıda tuttuğun kabın köşesinde ancak küçük bir oyuk olarak kalmış... oysa alevi eski canlılığında – sanki – hiçbir şey yitirmemiştir. 


sönmez bir türlü – sen de sonunda gücünü toplayabildiğin bir anda kendin üfleyip söndürürsün onu. 


mumun söner.